Şair Ahmed Paşa
Fatih Sultan Mehmed’in saltanatının en önemli edebiyatçılarından biri, Şair Ahmed Paşa’dır. Bursalı olan Ahmed Paşa, kaside yazımında eski ustaların zirvesi olarak kabul edilirdi. 902 [1496-97] yılında vefat etmiştir. Onun vefatını Mevlânâ Eflâtunzâde tarihlemektedir. Ahmed Paşa, zamanının en önemli şairlerinden biri olarak kabul edilir ve şairliğini ölümünden sonra da unutmayan bir etki bırakmıştır. Eserlerinde maneviyat ve derinlik öne çıkar.
Diğer Önemli Şairler
Fatih dönemi, birçok ünlü şairin yetiştiği bir dönemdir. Bunlar arasında Şair Türâbî, Senâyî Çelebi, Câmîi Rumî, Cemâlî, Molla Hamdi, Haydar, Harirî, Hafî, Halilî, Dâî, Resmî, Zeyneb Hatun, Sa’dî Paşa, Şehrî Çelebi, Şehdî, Safî, Sun’î, Adnî Paşa, Aşkî, Ulvî, Gülşenî, Sarı Kemal, Lâlî, Melîhî, Mehdî, Nişanî, Nizamî, Nurî, Fatih Sultan Mehmed’in oğlu Cem Şah ve Şeyh Yazıcızâde Mehmed Efendi gibi birçok değerli şair yer alır. Bu dönemde şiir, sadece estetik bir faaliyet değil, aynı zamanda toplumsal ve dini hayatın da bir parçasıydı Fatih Sultan Mehmed Han Camii ve Diğer Eserleri.
Fatih Döneminde Öne Çıkan Şeyhler
Şeyh Akşemseddin
Fatih Sultan Mehmed’in dönemi, yalnızca şairlerle değil, önemli şeyhlerin de etkili olduğu bir dönemdir. Şeyh Akşemseddin, bu dönemin en önemli kutuplarından biridir. Akşemseddin, Hz. Akşemseddin, Şam’da doğmuş ve Ebubekir Sıddîk’in soyundan gelmiştir. İstanbul’un fethini müjdeleyen Akşemseddin, aynı zamanda derin bilgisi ve yüksek manevi makamıyla tanınır. İstanbul’un fethinden sonra Göynük Kasabası’na yerleşmiş ve orada vefat etmiştir. Akşemseddin’in hayatı boyunca yazdığı eserler oldukça fazladır ve özellikle tıp alanındaki bilgisiyle “ikinci Lokman” olarak tanınmıştır. 66 yıl yaşamıştır ve zamanında kutupluk makamına ulaşmıştır Day Tours Ephesus.
Mimarbaşı ve Fatih Sultan Mehmed’in Mahkemede Yüzleşmesi
Fatih Sultan Mehmed, sadece bir padişah olarak değil, aynı zamanda oldukça disiplinli bir yönetici olarak tanınır. Bir gün, cami inşa eden başmimara kızarak, Ayasofya’ya göre daha alçak bir cami inşa ettiği için öfkesini dile getirmiştir. Mimarbaşı, bu durumu deprem riski nedeniyle açıklayarak, Ayasofya’dan biraz alçak yapmayı tercih ettiğini belirtmiştir. Ancak, Fatih Sultan Mehmed öfkelenmiş ve mimarın ellerini kesmiştir.
Ertesi gün, mimar, Fatih’e karşı şikâyetçi olmuş ve şeriat mahkemesine başvurmuştur. Mahkemede, Fatih Sultan Mehmed, şeriatın gereğini yerine getireceğini belirtmiş, ancak kadı, caminin yüksekliğinin ibadeti engellemediğini ve mimarın bir değer taşıyan insan olduğunu belirtmiştir. Mahkeme sonunda, mimarın hakları iade edilmiş ve bu olay, Fatih Sultan Mehmed’in öfkesinin bazen mantıksız olabileceğini gösteren bir örnek olmuştur.